Tag: guru

  • Tanınmış  yazar Can Aydoğmuş’un Amritapuri Ziyareti

    Tanınmış yazar Can Aydoğmuş’un Amritapuri Ziyareti

    Tanınmış yazar ve influencer Can Aydoğmuş, Amma’yı Hindistan’daki aşramı Amritapuri’de (Ölümsüzlük Şehri) ziyaret etti.

    Amma, 6 günlük kısa ziyaretlerinde Can Aydoğmuş ve arkadaşlarını sevgi ve şefkati ile dolu dolu ağırladı: Onlara darşan verdi, dertlerini ve isteklerini dinledi, Guru-mantralarına inisiye etti, adanmışlık şarkıları söyledi, Amma’nın yarattığı Beyaz Çiçekler Meditasyonu’nu yaptırdı ve birlikte Türkçe şarkı söyleyerek bu şarkıyı kaydetti.

    Can Aydoğmuş, Amma’nın kıdemli öğrencisi Swami Amritaswarupananda Puri ile de görüşme yaptı.
    Bu görüşmede, Amma’yı Türkiye’de ağırlamayı çok istediğini ve Türk misafirperverliğinin Amma’yı ve gelen herkesi çok memnun edeceğini söyledi. Böylece Amma’nın Türkiye ziyareti için belki de ilk somut adım atılmış oldu.

    Can Aydoğmuş’u Instagram hesabından takip edebilirsiniz: https://www.instagram.com/canyaziyor/

  • Dünyada Görmek İstediğimiz Değişim Olalım

    Çocuklar, gözleriniz şefkatle erisin.
    Başlarınız tevazu ile eğilsin.
    Elleriniz başkalarına hizmet etmeye adansın.
    Ayaklarınız dharma yolunu yürüsün.

    3 Ekim 2022, Amritapuri – Amritavarsham 69

    Amma’nın 69. doğum günü Amritapuri Aşram’da sade bir şekilde kutlandı.

    Gün, ana salonda – Gaṇapati, Navagraha ve Mṛityuṇjaya homaları (ateş ritüelleri) ile başladı ve Swami Amritaswarupananda Puri’nin Amma’nın şefkat eylemlerinden örnekler verdiği açılış konuşmasıyla devam etti.

    Saat 10 gibi Amma sahneye geldi ve ağzına kadar dolu olan salonun önünde secde ederek herkesi selamladı. Amma’nın Pāduka Pūjā’sı Swamiji tarafından icra edilirken, aşram gençleri Vedik ilahilerle eşlik etti.

    Amma, pandemiden dolayı birçok adanmışının Amma’yı görmeye gelmekte ne kadar çok zorlandığına değindi.
    “Amma, çoğu çocuğunun önceki iki yılda olduğu gibi  bu yıl da Amma ile birlikte olamadığı için üzgün olduğunu biliyor.” dedi. “Öyle olsa dahi, Amma sevginizi ve bağlılığınızı biliyor ve deneyimliyor. Ve her biriniz daima Amma’nın düşüncelerindesiniz; hepiniz kalbimde, aklımda ve dualarımdasınız.”

    Amma, çocuklarının çoğunun kendi doğum günlerinde Amma’ya özel bir şeyler vermek istediğini bildiğini söyleyerek, üç öneride bulundu: 

    • “Bir tohum alın ve az gübreli bir toprağa koyup bir kâğıda sarın. Bu tohum toplarını, filizlenebilecekleri bir yere bırakın. Evinizin etrafında bir yer veya ağaçlık bir alan olabilir. Ne kadar çok fidan dikebilirseniz o kadar iyi. Bu, Amma’ya verebileceğiniz en güzel hediye olur.”
    • Amma’nın ikinci önerisi, herkesin doğum gününde bir kilometrelik bir alanı temizlemesi oldu. “Bölgeyi çöplerden temizleyin ve süpürün. Amma’nın aşram çocukları atık yönetimini size öğretebilir. Böylece atıkları tam olarak ne yapacağınızı öğrenmiş olursunuz.”
    • Üçüncü öneri ise araç paylaşımı ile ilgili oldu. Amma yaklaşık 15 yıldır çocuklarından araç ya da yolculuk paylaşımı yapmasını istiyor. “İşe giderken aracınıza en az iki kişi daha almaya çalışın. Ancak yabancı olmadıklarından lütfen emin olun; güvende olduğunuzdan emin olmalısınız. Aynı şekilde, yolculuk paylaşımını bir etkinliğe veya buraya aşrama gelirken de yapabilirsiniz.” Amma, bu şekilde araç paylaşımının para ve yakıt tasarrufu sağladığına, çevre kirliliğini azalttığına ve yavaş yavaş trafiği ve hatta trafik kazalarını azalttığına dikkat çekti.

    “Pek çok insan, özellikle emekli olanlar, diyabet ve hipertansiyon gibi hastalıklar için kendi ilaçlarını alacak güçte değil. Bir ailede dört kişi varsa, en az üçünün ilaç gerektiren bir hastalığı var. COVİD pandemisi sırasında birçok insan iş bulamadı. Bunun sonucunda çoğu aile, sürekli kullandıkları ilaçlarını karşılayamadı. Bu yüzden bazı aile fertleri felç geçirdi; hatta bazısı vefat etti. 

    Bir gün bile ilacı almamak feci sonuçlara yol açabilir. Amma pandemi sırasında böyle birçok olay duydu. Araç paylaşımıyla tasarruf edilen para, bu tür insanlara ilaç satın almak için de kullanılabilir.”

    Amma, yabancı ülkelerdeki birçok adanmışın araba paylaşımı sistemlerini kullanabildiğine, ancak Hindistan’daki adanmışların henüz bunu tam anlamıyla yapamadığına dikkat çekti. “Hepimiz başkalarının özenebileceği örnekler olmaya çalışalım!
    Hepimiz dünyada arzuladığımız değişim olalım!”

    “Her şey değişiyor. Bu değişen dünyada, değişmez olana sarılın.”

    “Amma, tüm çocuklarının özverili eylemler yapmaya çalıştığını biliyor. Yoksulları ellerinden geldiğince besliyorlar. Çevrelerini temiz tutmaya çalışıyorlar. Fakat Amma hâlâ daha fazlasını yapabileceğimizi düşünüyor. Doğum günlerimizi, dünyaya hizmet için bir gün olarak kullanmaya çalışmalıyız.”

    “Dünyada yaşadığımız sürece doğanın nimet ve lütfundan yararlanırız, fakat insanlık bilinçli veya bilinçsiz bir hataya düşmeye eğilimli. Verilen her şeyi Mutlak güç, Tanrı’nın bir hediyesi olarak aldıklarını unuturlar. Doğanın hakikatini, onun Tanrı’nın yansıması olduğunu unuturlar. Doğanın yenilmez gücünü unutuyoruz. Hepsinden öte ve yüce, yaşamın temeli olan sevgi gerçeğini unutuyoruz. Günlük hayatın koşuşturmacası içinde Tanrı’yı ve Doğa’yı unutabiliriz. Ama sevgiyi asla unutmamalıyız. Çünkü ancak gerçek sevgiye sahip olursak, Tanrı ve Doğa nimetlerini üzerimize yağdıracaktır. Ama bugün, tüm insan ırkı hafıza kaybıyla boğuşuyor. İnsanlık, hayatı sağlıklı ve güzel yapan her şeyi unuttu.”

    “Hiçbir nesne bize kalıcı mutluluk getirmez. Tüm bunlar zihnimize bağlıdır. Hayatınızı başkalarının sözlerine bağımlı hâle getirmeyin. Kendi Özbenliğinizde yerleşik olun. Bugünün dostu yarının düşmanı olabilir. Bugün iyi olan bir adam yarın kötü olabilir. Her şey değişiyor. Bu değişen dünyada, değişmez olanı kucaklayın. Aynada dışarıdan gördüğünüz kişi değilsiniz. İçinize bakın ve kirlerinizden arınmak için iç aynayı kullanın. Felsefemizin bize öğrettiği şey budur.”

    “Herkes nispeten mutlu ve huzurlu bir hayat sürmek ister. Ancak bunun gerçekleşmesi için Tanrı’nın iradesine uymalı ve hayatımızı bu iradeye göre düzenlemeliyiz. Bunu yaparsak, o kudretli akışla uyum içinde akabiliriz. Şayet bunu görmezden gelirsek, yaşamımızı suların içinde bata çıka geçiririz. Hayatımızla ne yapacağımız tamamiyle bizim kararımızdır.”

    “Farkındalıkla yapılan her eylem meditasyona dönüşecektir. Fenerin düğmesine bastığımızda ışığı yanar. Benzer şekilde, śraddha düğmesine basarak farkındalık ışığını açabiliriz. Bildiğimiz śraddha sadece “dikkatli olmak” anlamına gelir; farkındalık unsurunu içermez.”

    “Spiritüel ilkeleri anladığımızda, gündüz ve gece, yağmur ve güneş ışığı, kış ve yaz gibi madde dünyasındaki her şeyin kendine has bir doğası olduğunu kabul ederiz. Arzu varsa bunu üzüntü takip eder. Herkesin hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeyler vardır ve bu nedenle böyle şeyler takip eder. Başımıza belalar geldiğinde, bunların önceki hayatımızda yaptığımız eylemlerin bir sonucu olduğunu veya gelecekte bazı zorluklara karşı bizi uyarmak için olduğunu veya daha büyük bir şeyin inayetle ortadan kaldırıldığını düşünebiliriz. Tanrı’ya daha sıkı sarılmayı öğrenmeliyiz.”

    “Çoğumuz sevginin en alt basamağındayız. Amma bu sevginin sevgi olmadığını söylemiyor, ama orada kalmamalıyız. Aşkın basamaklarını adım adım tırmanmalı, aşkın en yüksek zirvesine ulaşmalıyız. Bu en saf aşktır. Bu aşk içimizde şimdi bile mevcut. Tek yapmamız gereken onu uyandırmak için gayret göstermek. Bu sevgi uyansın ve evrensel sevgi olarak tüm insanlığa yayılsın! Bu yaşamın en büyük nimetidir. Sevginin somutlaşmış örnekleri olmalıyız. İçinizde sevgi uyandığında, şefkat, fedakârlık ve neşe kendiliğinden can bulur. Sevgi her çirkinlikte bir güzellik bulur. Kalbimizden sevgi taştığında, etrafımızda barış çiçekleri açacak. Gözlerimizi birliğin sürmesini çekerek güzelleştirdiğimizde, tüm farklılıklar ortadan kalkacaktır.”

    Amma satsangını şöyle tamamladı: “Çocuklar, gözleriniz şefkatle erisin. Başlarınız tevazu ile eğilsin. Elleriniz başkalarına hizmet etmeye adansın. Ayaklarınız dharma (doğruluk ve adalet) yolunu yürüsün. Kulaklarınız talihsizlerin acılarını duymaya hazır olsun. Diliniz her zaman güzel sözler ve doğruyu söylesin. Amma, böylelikle çocuklarımın hayatlarının dünya için bir nimet hâline gelmesi için Paramātman’a (Mutlak Bilinç) dua ediyor.”

    Akabinde Amma herkesi meditasyona ve dünya barışı için dua etmeye yönlendirdi. Bunu neşeli bhajan Mata Rani izledi. Günün geri kalanında gece geç saatlere kadar binlerce kişi Amma’ya hediyeler sunmaya geldi ve Amma herkese darşan verdi.

  • Guru, öğrencinin öğrenci olarak kalmasını asla istemez

    Teslim olmak, hoşumuza giden ve gitmeyen şeylerden vazgeçmektir. İşte o zaman gönül kapımız açılır. Guru’nun lütfu her zaman mevcut olsa da, önce kendi lütfumuzu kendimize sunmamız gerekir.

    Amma’nın mesajından alıntılar:

    Guru Pūrnima (Guru’ya adanmış dolunay günü) yalnızca pādapūja ve ilgili diğer ritüellerden ibaret değildir. Öğrencinin teslim ettiği zihninde ışıldayan Guru’nun dolunayıdır. (Vedik literatürde ay zihni temsil eder.)

    “Dünya Guru’nun yüceliğini öğrenci aracılığıyla, öğrencisinin Guru’ya olan inancı ve teslimiyeti ile anlamalıdır. Guru’nun yüceliği, öğrencinin her sözcüğünde ve her eyleminde parıldayan muhakeme yetisiyle ve tevazusuyla kendini kanıtlar.”

    “Guru’nun yüceliğinin küçük bir kısmını bile anlamadan ya da deneyimlemeden, anlamak için biraz çaba bile göstermeden, Guru Pūrnima’yı kutlamanın ya da Guru’dan bahsetmenin bir anlamı yoktur. Guru’nun mevcudiyeti, en büyük gerçeğin ve en büyük mutluluğun kemale ermiş hâlidir. Guru’nun bedeni sonsuzluğa açılan kapıdır. Öğrencinin bu kapıdan geçerek diğer tarafa ulaşması için alçak gönüllülükle teslim olması gerekir. Guru, fedakârlığın en yüksek düzeyde vücut bulmuş hâlidir. ‘Hiçlikten’ geçerek ‘her şey’ olma hâlidir. Egonun yükü tamamıyla yok olduğunda, Guru, Ebediyet hâline varır.”

    “İnsanın taşıdığı en büyük yük kendi egosunun ağırlığıdır. Hiçbir şey ego kadar ağır değildir. Egonun ağırlığı arttıkça insanın karanlığı da artar. Muhakeme yetisini kaybeder, bencil ve acımasız olur. Kadim yazıtlarda yer alan öğretiler ve tüm spiritüel pratikler egonun ağırlığını azaltmak üzere tasarlanmıştır. Yeterince akıllı olmayanlar yazıtları entelektüel pratik ya da egoyu şişirmenin bir yolu olarak görse de, bunun için tasarlanmamıştır.”

    “Gerçek bir öğrencinin Guru’dan başka kimseyle ilişkisi olmaz. Herkese sevgi ve şefkat duyar, ancak Guru’dan başka hiç kimseyle kişisel bir ilişkisi olmaz. Tek bağı Gurusudur. Zamanla, yaratımdaki her şeyde Guru’yu görmeye başlar. Gerçek bir öğrenci, başka bir öğrenciyle bile gereksiz bağ kurmaz. Bu tür ilişkiler insana zincir vurur. Bizi bağımlı, taraflı ve bencil kılarlar. Zihni yozlaştırırlar. Kendi kusur ve hatalarımızı Guru’ya yansıtmamıza yol açarlar.”

    Gerçek bir öğrencinin inancı ve adanmışlığı tamamıyla ve sadece gurusunadır.

    Hakikat arayıcısı için nissangata (bağlanmama) spiritüel bir pratiktir. İlerleme enerjisini bu pratik sağlar. Aksi hâlde, ruhsal yaşam demir atılmış bir teknede kürek çekmeye benzer. Ne kadar çok çabalarsanız çabalayın, ilerleyemezseniz.

    “Özverili sevgi”, “şefkat”, “nezaket”, “sabır” ve “fedakârlık” farklı sözcükler olsa da aynı şeyi ifade ederler. Tüm bu niteliklerin temelinde “bağlanmama” yatar. “Ben”, “bana”, “benim” kavramlarına bağlı kalmak sonsuz gücümüzü bir odaya kilitlemek gibidir.

    “İki kafeste yaşayan iki kuş birbirleriyle muhabbet ederler, düzenli verilen yemi yerler ve sunulan sevginin tadını çıkarırlar. Ancak sonsuz gökyüzünde yüksekten uçma özgürlüğünü kaybederler. Bizler de tıpkı bu kuşlar gibi yaşıyoruz. Yalnızca “ben” ve “benim” hissinden vazgeçtiğimizde sevgi ve şefkat gibi kutsal özellikler gönlümüzden taşar. Sadece o zaman herkesi eşit ölçüde sever ve herkese hizmet ederiz.”

    “Guru hiçbir şeye bağlanmaz. Bedenlenmiş olsa da gökyüzü gibidir; mutlak bir mevcudiyettir. Guru’nun akrabası ya da arkadaşı yoktur; Guru “benim” ya da “senin” demez. Sonsuz gökyüzünün herhangi bir şeye yakınlığı ya da hasımlığı var mıdır? Herhangi bir şeye sahip olmaya ya da bir şeyi reddetmeye çalışmaz. Aynı zamanda, her şeyi bünyesinde barındırır. Guru’nun doğası böyledir. Bu nedenle Guru’nun mevcudiyeti ve Guru’ya olan inanç ve teslimiyet, bağlanmaya değil bağlanmadan özgürleşmeye neden olur. Bu gerçeği anladığımızda ve zihnimizi tamamen ve sadece Guru’ya odakladığımızda, Guru öğretisine başlar ve öğrenci Guru’nun lütfundan faydalanmaya uygun hâle gelir.”

    “Guru, öğrencinin öğrenci olarak kalmasını asla istemez. Guru, öğrencinin olgunlaşmasını ve Hakikatin kendisi olmasını ister. Böylece Guru ile öğrencisi arasında hiçbir fark kalmaz. Guru, bundan memnuniyet ve ferahlık duyar. Bu ne tür bir memnuniyettir? Guru kendi içinde eksiksizdir. Ancak, nasıl ki bir anne çocuğunun başarılı olduğunu ve iyi bir işe girdiğini gördüğünde mutlu oluyorsa, Guru da her zaman öğrencinin yetenekleriyle kendisini dahi geçmesini ister. Diğer tüm ilişkilerde “ben ve sen” bölünmesi açıkça sürdürülür. Ancak Guru ile öğrenci ilişkisinde bu bölünmenin giderilmesi araştırılır.”

    “Guru’ya teslimiyet en yüce özgürlüğe giden asil yoldur. İnsan olarak doğmak ve yaşayan bir Satguru’nun rehberliğinde olmak, bir ruhun ulaşabileceği en talihli şeydir. Bu anlayışı edinerek hiç zaman kaybetmeden çabalarımıza devam etmeliyiz. Guru’ya teslimiyet tutumunu benimsersek, Guru’nun lütfu bizi mutlaka en büyük hedefe götürecektir. Hayatımız tamamlanmış olacaktır.”

    “Teslim olmak, hoşumuza giden ve gitmeyen şeylerden vazgeçmektir. İşte o zaman gönül kapımız açılır. Guru’nun lütfu her zaman mevcuttur, ancak kendi lütfumuzu kendimize sunmamız gerekir. Bu teslimiyettir. Teslim olduğumuzda, kendimize kendi lütfumuzu sunarız.”

    “Tüm çocuklarımın içindeki Guru uyansın. Çocuklarım içlerindeki bu Guru’yu keşfetsin. Çocuklarım, saf olmayan tüm yanlarınızı ortadan kaldırmanızı sağlayacak olan ayna sizin içinizde. O aynaya bakın, saf olmayan yanlarınızdan kurtulun ve kendiniz birer ayna olun. Dünyadaki tüm çocuklarım refahla kutsansın. Herkes sağlıklı olsun. Tüm çocuklarım mutlu olsun. İlahi lütuf çocuklarımı kutsasın.”

    13 Temmuz 2022, Guru Pūrnima Kutlamaları, Amritapuri