Hindistan Hükümeti, Amma’yı G20’nin Sivil 20’sinin (C20) Hindistan Başkanı olarak atadı.
7 Ekim 2022, Amritapuri Aşram
Hindistan Hükümeti, Amma’yı, 20’ler Grubunun (G20) Sivil 20’sinin (C20) Başkanı olarak atadı.
G20, uluslararası sistemde gelişmiş ülkeler ile yükselen ekonomilerin küresel ekonomik karar alma süreçlerinde daha fazla temsil edilmesi ve uluslararası mali sistemin daha istikrarlı bir yapıya kavuşturulması amacıyla kurulmuş komisyondur.
C20 (Sivil20), sivil toplum kuruluşlarının (STK’lar) resmî ve ticari olmayan sesleri G20 liderlerine duyurma platformudur.
Hindistan, 1 Aralık 2022’den 30 Kasım 2023’e kadar bir yıl süreyle G20 Başkanlığını üstlenecek.
(Türkiye, 2014 yılında bu görevi üstlenmiş ve 2015 yılında zirveyi Antalya’da ağırlamıştır. O dönemdeki C20 Türkiye Başkanlık görevini Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay yürütmüştür.)
G20’nin üyeleri 19 ülke ve Avrupa Birliği’nden oluşmaktadır ve Hindistan 1999’daki kuruluşundan bu yana üyedir.
C20, G20’ye üye olmayan kuruluşlar da dahil olmak üzere 800’den fazla sivil toplum, temsilci ve çeşitli ülkelerin ağlarını, G20 Liderler Zirvesi’nde toplumun tüm katmanlarından insanların sesini duyurmasını sağlamak için bir araya getiriyor.
Amma, C20 Hindistan Başkanı olarak rolünü kabul ettikten sonra, sesi olmayan insanların seslerinin duyurmak için böylesi üst düzey bir temsili hazırladığı için Hindistan Hükümeti’ne minnettar olduğunu ifade etti.
Online gerçekleştirilen toplantıda Amma şunları paylaştı:
“Açlık, çatışma, türlerin yok olması ve çevresel yıkım bugün dünyanın karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardır. Çözümler geliştirmek için samimi çaba sarf etmeliyiz. Tüm alanların bilim adamları, bilgisayar bilimi, matematik, fizik, mühendisler vb. bir araya gelip birlikte çalışırlarsa, çevresel felaketleri tahmin etmek için daha yenilikçi yöntemler yaratabilir ve böylece çok fazla hayat kurtarabiliriz. Çoğu zaman, multi-disipliner ve entegre bir çaba eksikliği görüyoruz. Şu an ihtiyacımız olan şey budur.
Sanātana Dharma’da Tanrıça Durga, gücün sembolü olarak görülür. Tanrıça Sarasvatī bilginin sembolü olarak görülür. Ve Tanrıça Lakşmī bereketin sembolü olarak görülür. Güç, bereket ve bilgi – ihtiyacımız olan bu üç faktördür. Biz kendimizi geliştirirsek dış dünya da bizimle birlikte iyileşir. Kişisel gelişim ve zihinsel uyumu bir öncelik hâline getirmeliyiz.
Amma, kırsal alanlardaki yoksulluğun, özellikle de yiyeceğimizin çoğunu orada yetiştiren insanlar olduğu için, toplum olarak ilerlemek açısından ele alınması gereken önemli bir konu olduğunu açıkladı. Amma, 35 yılı aşkın bir süredir Hindistan’ın ve dünyanın dört bir yanındaki köylerdeki insanların hayatlarını inceliyor. Köylere yüksekten baktığımız zaman bütüncül çözümler bulamayacağımızı deneyimledi. Temel seviyeye inmeli ve sorunları onların bakış açısından anlamalıyız.
Çatışmanın temel nedenlerinden biri açlıktır. Açlık sorunu çok karmaşıktır. Yoksul köylere gittiğimizde erkeklerin bağımlılıklarından dolayı yoksullaştıklarını görüyoruz. Bu yoksulluk, kadınların hamileliğin hayatî aşamalarında doğru beslenmelerini engelliyor.
Yetersiz beslenmenin ve hatta kontamine yiyeceklerden toksinlerin emilmesinin bir sonucu olarak, çocuklar doğumda ölüyor. İnsanların, özellikle hamile kadınların beslenme ihtiyacı konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor.
Amma ayrıca, çoğum yöntem sürdürülebilir olmadığından, köylüleri geleneksel yöntemlerinin dışında uygulamaları benimseme konusunda eğitme ihtiyacından da bahsetti.
Bazen mevcut altyapılar yüksek riskli hastalıklara bile yol açabiliyor. 2013 yılında, Mata Amritanandamayi MAM (MAM), Hindistan’daki 108 yoksul köyde kendi kendine yeterliliği geliştirmeye yardımcı olmak için Amrita SERVe projesini başlattı.
Köylerde Jivamritam adında bir proje başlattık. Bu proje ile temiz içme suyu sağlıyor ve insanları temiz suyun önemi konusunda eğitiyoruz. Ancak bazı köylerde sadece kirlenen nehir suyunu tüketerek sağlıklı kalabileceklerine körü körüne inananlar vardı.
Filtrelenmiş suyu içtiklerinde böbrek taşı ve kemik hastalıklarına yakalanacaklarına dahi inanıyorlardı. Temiz ve filtrelenmiş su sağlanmasına rağmen sadece nehir suyunu içmeye devam ettiler.
Hâl böyle olunca, çeşitli su kaynaklı hastalıklara yakalanmayı sürdürdüler.
Her şeyin dengeye ihtiyacı var. Şeker tüketmeye devam ettiğimiz sürece şeker hastalığı ilaçlarını tek başına almak kan şekerimizi düşürmez. Bu yüzden köylerde farkındalık yaratmamız gerekiyor, ama aynı zamanda köylere de kendimiz gitmeli ve her bölgeye ait ince ve kişisel konuları anlamamız gerekiyor.
Amma, MAM’ın projelerinden birinin köylerde tuvalet inşa etmek olduğunu ve köylülere kendi tuvaletlerini nasıl yapacaklarını öğretmek olduğunu paylaştı. Bir köyde, ekip birkaç ay sonra ilerlemeyi kontrol etmek için döndüğünde, tuvaletler pūja (ibadet) odası olarak kullanıldığını gördü.
Oradaki köylülere göre yeni yapılan tuvaletler evlerinin en güzel yeriydi ve evin en güzel yerinin her zaman Tanrı’ya ait olması gerektiğine inanıyorlardı. Bu olay, bir değişiklik yapmadan evvel her yerin kültürünü anlamanın ne kadar önemli olduğunu gösteren başka örnektir.
2013 yılında Amma, Amrita Vishwa Vidyapeetham’da (Amma’nın üniversitesi), farklı disiplinlerden üniversite öğrencilerinin kırsal topluluklarda sürdürülebilir kalkınma için çözümler araştırmak, geliştirmek ve dağıtmak için deneyimsel öğrenme programı olan Live-in-Labs (Laboratuvarda Yaşa) adlı projeyi başlattı. Proje dahilinde Hindistan ve dünyadan gelen katılımcılar köyleri seyahat ediyor.
Projedeki temel nokta, köylülerin günlük yaşamlarında karşılaştıkları zorlukları daha iyi anlamak için öğrencilerin köylülerle birlikte çalışmasıdır. Amrita’nın ekipleri ve yerel halk el ele vererek, toplumun pratik ihtiyaçlarına uygun gerçekçi ve kalıcı çözümler oluşturuyor.
Öğrenciler, yoksul insanların karşılaştığı temel sorunları inceleyip, anlayabilir. Böylelikle eş zamanlı olarak öğrencilerin içinde şefkat duygusunun uyanması sağlanır. Aksi takdirde öğrenciler çok ben-merkezci ve çevrelerinden habersiz oluyorlar. Yoksul köylülerin yaşadıkları zorlukları gören projedeki öğrenciler, köylülere karşı sorumluluk duygusu geliştirmeye başlıyor.
Amma ayrıca Hindistan’daki depresyon ve zihin hastalığının her nesilde nasıl arttığına da değindi. Ülke kolektif toplum geleneğine dayanmasına rağmen, şu anda daha çok bireysel çıkarlara odaklanan kimlikler gelişiyor ve insanlar birbirinden izole oluyor.
Akıl hastalığının yayılmasından savaştan daha fazla korkmamız gerektiğini ve zihinsel sorunları olanlar için uygun danışmanlık olanakları sağlamamız gerektiğini söyledi.
En kalabalık nüfusa sahip olmasına rağmen Hindistan’da eski günlerde, akıl hastalıkları için çok az hapishane veya hastane vardı. Tek bir eyaletteki tesis tüm ülkeye hizmet etmeye yetiyordu. Ancak çok kısa zamanda, birçok ülkeden daha fazla hapishaneye ve ruh sağlığı tesisine ihtiyaç duymaya başladık. Kültürümüz kaosa ve anarşiye sürüklendi. Toplumda üç grup varsa, üçü de birbiriyle iletişimi kesti ve eşit paylaşımdan vazgeçtiler.
Köylerde ortak mülkiyet ve sorumluluk duygusunu yeniden canlandırmak için MAM, okullara içme suyu sistemleri yerleştirdi ve kimi yerde kadınları bu sistemlerin bakımı konusunda eğitti.
1998’de MAM, Amrita Nidhi adlı emeklilik programının parçası olarak kadınlara maaş vermeye de başladı. Ancak toplumu güçlendirmeye yönelik bir sonraki adım, kadınlar için kendi kendine yardım gruplarının (SHG’ler) sponsorluğunun başlatılmasıyla geldi.
“2005 yılında AmritaSREE programını oluşturduk. Köylerdeki kadınlardan oluşan gruplara, MAM’den hibe fonu olarak bir araya toplanan para verildi. Böylece yeni kurulan işletmelere ve mesleki eğitime yardımcı olmak için, kadınlar kendi kendini finanse eden gruplar oluşturdu. Bu gruplar kendilerini özerk kılmakla kalmadı, dahası tüm köylerini de
kalkındırdılar.”
Bugün AmritaSREE, Hindistan genelinde 21 eyalette 15.000 SHG’nin kurulmasına yardımcı oldu. Çoğunun köylerde ve izole kalan kırsal alanlarda yaşadığı 250.000 kadın geçimini sağlamak için bir yol buldu. Pandemi sırasında MAM, AmritaSREE üyelerine malî yardım, market kitleri ve kıyafetlerden oluşan COVID-19 yardım paketleri de dağıttı. Toplamda sağlanan yardım miktarı 11 milyon ABD Doları (204.671.500,00 TL) idi.
“Burada gündeme getirilen tüm konular hayati önem taşımaktadır. Ancak bu, fiziksel bir toplantının ötesine geçmeli ve kalple zihnin buluştuğu hakiki toplantı hâline gelmelidir. Kendimizi ve başkalarını uyandırmanın tek yolu budur.”
Amma’nın yürüttüğü projelerin linklerine buradan ulaşabilirsiniz:
Eğitim: https://amritaworld.org/education/
Sağlık Hizmetleri: https://amritaworld.org/healthcare/
Çevre Koruma: https://amritaworld.org/environment/
Bilimsel Araştırmalar: https://amritaworld.org/research/
Kırsal Hindistan: https://amritaworld.org/villages/
Kadın Güçlendirme: https://amritaworld.org/women-empowerment/
Gençlik: https://amritaworld.org/youth/
Afet Yardımı: https://amritaworld.org/emergencies/
Aşram: https://amritaworld.org/ashram/
Yoga ve Meditasyon: https://amritaworld.org/yoga-meditation/
Temel İhtiyaçlar: https://amritaworld.org/basic-needs/
Amma: https://amritaworld.org/amma/
Global Ağ: https://www.embracingtheworld.org/
Yazıda yer alan projeler:
https://amritaworld.org/category/education/live-in-labs/